Hakkımda

29 Ocak 1968’de İstanbul’un Eyüpsultan, Silahtarağa semtinde doğdum. Silahtarağa İlköğretim Okulunda eğitime başladım, ilkokul bittiğinde ise maalesef bir çok yaşıtım gibi 1980 ihtilali yüzünden eğitimime devam edemedim, o yıllarda yokluklar ve imkansızlıklar yüzünden hayatın tüm zorlu evrelerinden geçtim, gaz lambalarıyla, sana yağı kuyruklarıyla, hele hele ihtilal olduktan sonra askeri kamyonlardan dağıtılan ekmek kuyruklarında geçti çocukluğumuz. Yine de mutluyduk, ailemiz bir arada ve sağlıklıydık.

İlkokulda okurken aynı zamanda babamın beni çalışmak için verdiği bir oto elektrik atölyesinde de çalışmaya başladım (7 yaşında), ilkokul bittiğinde ise artık bir kalfa idim, yani mesleğimde uzman olmuştum, sadece yaşım ve fiziğim yüzünden ağır işçiliklerde büyüklerden destek alıyordum, ortaokul hayal olunca para kazanmanın yollarını aramaya başladım ve sokaktan geçen bir hurdacının arabasındaki kırık bir bisikleti görüp satın aldım, haftalıklarımla her hafta bir eksiğini tamamlayıp okulumuzun hemen yanındaki boş bir arsada bisiklet kiralamaya başladım, çok karlı bir iş olduğunu farkedince oto elektrik işini bıraktım, kazandığım paralar ile daha fazla bisiklet satın alıp işimi büyüttüm, hatta daha da ileri gidip bir motorsiklet satın almaya karar verdim, ancak bu beni aşan bir konuydu, çünkü o zamanlar bir Mobilet almak çok paraydı, buna da çözümü bulmuştum, semtimizde bulunan mağazadan o yaşıma rağmen gidip bir müzik seti almak istediğimi söyledim, çalıştığım dönemden semtimizde herkes beni tanıdığı için referansım sağlamdı, taksitle satın aldığım müzik setini peşin paraya satıp hemen bir Mobilet satın aldım, işler iyice büyüyünce mağazaya olan tüm borcumu kısa bir sürede kapattım, işler büyüyünce hem ailede hem de arkadaşlarım arasında göze batmaya başladım ve bu işi bırakıp serigraf baskı atölyesinde işe başladım.

Askerlik çağına kadar çeşitli işlerde çalışmaya devam ettim, bir an önce askerliğimi yapıp hayata sıfırdan atılmak istiyordum, bu yüzden mahkeme kararı ile yaşımı 1 yıl büyüttüm ve ailenin diğer fertleri gibi ben de bahriyeli olarak askere gittim (1897 – 1989). Askerden geldikten sonra mahallemizin abilerinden birinin taksisinde çalışmaya başladım, daha sonra tekstil işi derken 1991’de ilk eşimle evlendim, bu evlilikten 1992 yılında oğlum dünyaya geldi, doksanlı yılların ortalarında liman cüzdanı çıkarttım ve uluslararası gemilerde işe başladım. İlk once İngilizce öğrendim, daha sonra biraz İtalyanca, İspanyolca ve Rusça öğrendim, hayatım ülke ülke dolaşan birine dönüşmüştü, ta ki 2007 yılında Brezilya’ya gelene dek, Brezilya – Arjantin arasında yaklaşık 2 yıl çalıştım ve şu anki eşimle bu sayede tanıştım. 2010 Aralık ayında Brezilya’da evlendim, daha sonra Türkiye’ye döndük, 2013 yılında ise kızım dünyaya geldi. 2014 yılında Brezilya’ya geri döndük, 2017 yılında emekli oldum ve Rio Grande Federal Üniversitesi’nde Portekizce okudum ve tamamladım, daha sonra Brezilya vatandaşlığını aldım, sonrasında burada gemi acenteliği konusunda çalışmak üzere bir şirket kurdum. Peşisıra Türkiye’den ve diğer ülkelerden bazı şirketlerin temsilciliklerini yapmaya başladım ve halen devam ediyorum.

Arkama dönüp baktığımda şunu görüyorum; 62 ülke görmüşüm, bir sürü farklı kültürler ve insanlar ile tanışmışım, sonunda şunu anladım; mümkün olduğunca kimseyi incitmemek, kırmamak, saçma sapan adet, örf, kültürler yüzünden gereksiz şeylere takılmamak ve en önemlisi yaşarken etrafınızdaki insanların değerini bilmek gerekiyor. İşte bu yüzden hep yarın ölecekmiş gibi yaşıyorum. Hayatımın bundan sonrasında ise Oğlum ve Kızım için neler yapabilirim, bunun için çaba göstermek istiyorum, sonuçta onlar benim bu hayatta en değerli varlıklarım. Ve bugüne kadar hayattan kazandığım olumlu ya da olumsuz tüm tecrübelerimi herkese aktarmaya çalışacağım.

Saygı ve Sevgilerimle.

Arif Pala